StatCounter

30 Nisan 2020 Perşembe

Güç Veren Beden Dili




Birkaç yıl önce bulunmaktan hiç hoşnut olmayan bir yerdeydim. Haksız bir biçimde oraya gelmiştim ve beni haksız yere bekleterek daha da üzüyorlardı. Bir banka oturdum ve düşüncelere daldım. Kendi kendimi kahrediyordum. O kadar mutsuzdum. Bir süre sonra kendime geldim ve kendi beden dilimi gözlemledim. Bir çeşit iç bakıştı. Bedenimi küçültmüştüm. Dizlerimi karnıma yaklaştırmış, boynumu içeri çekmiştim. Kollarımı, kendimden yardım ister gibi kendime dolamıştım ve gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Birden kendime geldim. Bu şekilde salamazdım kendimi. Ayağa kalktım, pencereden dışarı baktım. Ellerimi belimin iki yanına koydum ve bedenimi dik bir pozisyona getirdim. Derin nefesler almaya başladım. Yaklaşık beş dakika içinde nefes alış verişim düzeldi, moral durumum yükseldi. İçimde dirilen bir adam vardı. Sanki içimdeki pil şarj olmuştu. Kendime gelmiştim. İşte beden dilinin iyileştirici gücü.

İnsanların beden dilinden genel olarak anladıkları başkalarının hareketlerine bakarak bir çıkarım yapmaktır. Bu da elbette bir yönü, hatta önemli yönü.  Fakat en az bu kadar önemli olan bir başka boyutu kendi iç bakışımız ve bizi güçlendiren, iyileştiren beden dili. Uzun zamandan beri bedensel duruşlarımızın fiziksel etkileri olduğu, bedenimizde kimyasal değişimler başlattığı ve ruh halimizi değiştirdiği bilimsel olarak ortaya konulmuş durumda. Bu yazıda bunlardan bahsetmeye çalışacağım.
Aslında beden dilinin kişi üzerindeki fiziksel etkileri güç ile sınırlı değil. Örneğin gülümsediğinizde şakak kemiği üzerinde yükselen zygomatik kaslar mutluluk hormonunu tetikler. Başınızı yukarıda tutmak gurur verirken, kambur duruşlar stresi artırır. Fakat şimdi bahsedeceklerim doğrudan fiziksel güç ile bağlantılı konular.

Tüm canlılarda irilik ve diklik baskın ve alfa olma göstergesidir. Horozlar, hindiler, tavus kuşları, güvercinler rekabet durumunda ya da dişilere kur yapmak için tüylerini kabartırlar ve kendilerini daha iri gösterirler. Kediler kavga ve tehdit hallerinde tüylerini kabartırlar. Kobra yılanları boyun kaslarını açarak genişletirler ve vücutlarını dikerler. Şempanzeler göğüslerini havayı tutarak şişirirler. Aslanların yelesi kendilerini daha iri göstermelerini sağlar. Balon balığı kendisini hava ile doldurarak iki katı büyüklüğe ulaşır. Kavgada ya da fiziksel rekabette yenilen hayvanlar kendilerini yere yapıştırır, bedenlerini küçültür ve rakip olmadıkları konusunda karşı tarafı ikna etmeye çalışırlar.
İnsanlarda da durum farklı değildir. Askerler, büyük şapkalar ve apoletlerle kendilerini daha iri gösterirler. İlkel kabile savaşçıları kafalarının üzerine tüyler takarlar. Kızılderili reislerinin başlıklarını kim unutabilir? Kavga halinde rakipler büzüşmez, aksine kollarını ve bacaklarını iki yana açar, göğüslerini dikleştirirler. Patronlar büyük masalarının üzerine ayaklarını koyar, ellerini enselerinde birleştirirler. Kişinin kapladığı alan büyüdükçe güçlü olduğunu, küçüldükçe zayıflığını gösterir.



Testesteron hormonu erkeklik hormonudur. Savaşma, kavga durumlarında vücudumuzda artar, daha gözü kara olmayı ve daha fazla risk almayı beraberinde getirir. Kortizol hormonu ise stres hormonudur. Kaçmayı tetikler ve korku halinde daha fazla artar. Güçlü insanların daha düşük bazal kortizol seviyesine sahip oldukları, stres halinde daha düşük kortizol salgıladıkları görülürken; güçsüz kişilerin daha yüksek kortizol seviyesine sahip oldukları ortaya konulmuştur.
Yapılan bir araştırma, duruşlarla vücut kimyası arasında doğrudan bir ilişkiyi ispatlamıştır[1]. Katılımcıların yarısına güç duruşları yaptırılırken, diğer yarısına zayıf bir duruş verdirilmiş ve bir dakika süresince bu şekilde bekletilmiştir. Bu demeyin hemen öncesinde ve sonrasında ağız sıvısından örnek alınarak testesteron ile kortizol hormonları seviyeleri test edilmiştir. Dahası bu kişilere bir kumar önerisi sunulmuş ve risk alma eğilimleri değerlendirilmiştir.

Araştırmacıların tahmin ettikleri üzere güç duruşuna sahip kişilerin deney sonunda testesteron hormonları yükselirken kortizol hormonlarında düşme görülmüştür. Tak aksine güçsüz ya da zayıf duruşlar sergileyen kişilerde testesteron düşerken kortizol artmıştır. Deney sonunda bu kişilere 2’şer dolar verilmiş, eğer isterlerse bu parayı saklayabilecekleri ya da zar atarak iki katına çıkarabilecekleri, ama hepsini de kaybetme ihtimalleri olduğu söylenmiştir. Güç duruşunda bulunan kişiler daha fazla risk almış, diğerleri ise riskten kaçınmıştır.
Bu araştırma bizlere beden dilinin fizyolojik, psikolojik ve davranışsal değişimler üzerinde ne kadar etkili olduğunu gözler önüne sermektedir. Hayata karşı duruşunuz olsun diye bir söz söylenir. Bunun bilimsel bir altyapısı da var. Kendinizi ne zaman zayıf hissederseniz ayağa kalkın. Ellerinizi belinize koyun, başınızı yukarı kaldırın ve güçlü bir gülümseme koyun yüzünüze. Yapmacık olacak diye korkmayın, bir süre sonra o gülümseme gerçek bir gülümseme olacak ve kendinizi fiziksel olarak çok daha güçlü hissedeceksiniz.




[1] Carney, D. R., Cuddy, A. J., & Yap, A. J. (2010). Power posing: Brief nonverbal displays affect neuroendocrine levels and risk tolerance. Psychological science21(10), 1363-1368.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder