StatCounter

23 Mayıs 2020 Cumartesi

DİJİTAL MESAFE ve DİJİTAL NEZAKET


Arkadaşlar ya da uzaktan tanıyan birilerinden bir whatsapp mesajı geliyor “Müsait misin?” Daha neye müsait miyim sorusu cevaplanmamışken kerhen bir evet yazıyorsunuz ve bir anda görüntülü arama çağrısı geliyor. Açsan bir türlü, açmasan bir başka. Müsait misinden ne anlaşılır ki? Yani evet hayattayım, ayaktayım da, bakalım o anda üstüm başım müsait mi? Fonda kütüphane görseli var mı? Bunlarla ilgili hiçbir şey konuşmamışız. Mecburen açıyorsunuz ve sıkıntılı bir biçimde konuşuyorsunuz.

Keza mesajlar için de aynı şey geçerli. Gecenin bir saatinde herhangi bir mecradan mesaj: Hocam, Pazar günü akşamı saat 20’de Instagram canlı yayınına katılır mısınız? Peki an itibariyle Perşembe saat 22:45 olmasının sizin için bir anlamı var mı? Üstelik ben işim icabı telefonu hiç kapatmıyorum ve sıklıkla da sesi açık oluyor.Ama bu işle ilgili mesajlar için geçerli. Onu atlatıyorsun, Facebook Messenger’den bir başka mesaj “Nbr kardeşim?” Valla ne olsun kardeşim, uykudan uyanmış olduk, sen nasılsın?

Benim çocukluğum telefonların nadir olduğu, her evde bulunmadığı zamanlara denk geldi. Sevgili öğretmenim Aysel Başer bizi sanırım ikinci sınıftayken okul müdürünün odasına götürdü ve telefonla tanıştırdı. Telefon ne işe yarar (iletişim aracıdır, muhabbet için değildi o zamanlar), nasıl aranır, kendisini nasıl tanıtmalıdır, kim önce kapatmalıdır gibi telefon nezaketine ilişkin konuları tek tek anlattı. Ne o gün aklımdan çıktı bir daha, ne de öğretmenimin söyledikleri.

Fakat günümüzde bir iletişim çılgınlığı yaşanıyor. Pek çok bağımsız mesajlaşma uygulamaları (whatsapp, telegram, BİP gibi) ve her türlü sosyal medya platformları üzerinden mesaj gönderilebiliyor. Neden çılgınlık? En son verilere göre Whatsapp üzerinden dünya genelinde dakikada 29 milyon, günde ise 65 milyar mesaj gönderiliyor. WP gündelik hayatın da, çalışma hayatının da merkezinde yer alıyor. Hal böyle olunca insanlar size her an ulaşabileceklerini düşünüyorlar. Oysa mesajlaşma ile telefon nezaket kuralları çok da farklı değil. Yani normalde telefonla arayamayacağınız saatlerde benzer şekilde mesaj da atmamak gerek. Mesajı açmak da başka bir sorun. Acaba işyerinden mi, yoksa ailevi önemli bir konu mu diye baktığınız anda karşı tarafa görüldü mesajını da gönderiyorsunuz. Bu kez onun yaptığı nezaketsizliğe, sizin de görüp de cevap vermeme nezaketsizliği ekleniyor. Buyur buradan yak durumu.

Daha bu yazıyı yazarken gece saat 23.21’de gelen mesajı aktarayım size:
“Selamın aleyküm komutanım nasılsınız? Valla beni soracak olursanız ben iyiyim ve elimden geldiğince iyi olmaya çalışıyorum. Komutanım geçenlerde aklıma bir şey takıldı. İnsanların para ile satın alıp alınamayacağını belirleyen psikolojik testler acaba mevcut mudur? Mevcut ise bunlara nasıl ulaşabiliriz? Teşekkürler komutanım” Sonunda ilgisiz emojiler filan. Ben de ona şu soruyu sordum: “Tam da bu saatte mi aklına takıldı?” Tabii arkadaşımız mahcup oldu özür diledi, ama olan olmuştu. Ben kendisini afişe ya da rencide edeyim diye yazmıyorum bunları. Sadece artık genel olarak gözlemlediğim bir anlayıştan bahsetmek istiyorum. Akşam saat sekizden sonra telefon etmekten haya eden bir toplumdan evrildiğimiz dijital toplum işte tam anlamıyla budur.
Dijital dünya ve etkileşimli sosyal medyanın bireylerarası mesafeyi kısalttığı doğrudur. Hiç tahmin etmediğiniz bir ünlü sizin yorumunuza cevap verebiliyor, hatta beğenmediyse atar yapabiliyor. Az takipçili twitter kullanıcıları bunu çok kullanıyor mesela, kitabın ortasından bir yorum yapıyor, muhatabı tahrik olduysa değme keyfine, gelsin etkileşimler. Hiç beklemediğiniz bir marka yazddıklarınızı beğenip size hediyeler gönderebiliyor. Yine bir ünlü sizin özel mesajınıza karşılık verebiliyor. Bunlar aramızdaki mesafeleri hep daraltan durumlar. Artık herkes hiç olmadığı kadar yakın bize. Fakat bu da başka bir yanılsama yaratabiliyor. Aramızda teklifsiz bir iletişim biçiminin olduğunu. Hâlbuki bu durum böyle değil. Evet, o kişi sizin evinize bir instagram canlı yayını ile konuk olabilir. Bu sizin kontrolünüzdedir. İster izler, ister izlemezsiniz. Ancak bu yakınlığı gecenin bir saati aynı kişiye mesaj yazmaya gelince, orada işler değişiyor.

Canlı yayın teklifleri de başka bir mesele. Canlı yayın yaparak etkileşim ve takipçi kazanma arzusu, insanları hiç tanımadıkları uzmanlara ya da sanatçılara canlı yayın teklifi götürmekle başlayan zincir, istekli olmayanlara ısrar etmek, kabul etmeyen kişilere hakaret ve sosyal medya lincine kadar uzuyor. Whatsapp üzerinden bile tacize uğrayan insanlar var. Bunları yapmamak gerek.

Gündelik hayatta bile görgü kuralları ve nezaket mumla aranır hale gelirken, sayısız anonim profilin ardına saklanan kullanıcının tüm görgü kurallarına uymasını beklemek bir hayal olmuş olabilir. Ancak yazdığınız, çizdiğiniz, aradığınız kişinin tıpkı sizin gibi bir özel hayatının ve bir ailesinin olduğunu, üretebilmek için önce düşünmesi ve çalışması gerektiğini lütfen aklınızdan çıkartmayın. Çok yakınımız bile olsa video görüşmeye ya da aramaya her zaman hazır olmayabileceğini ve ya da istekli olamayacağını kabul etmeliyiz. Bunlar yeni dönemin gerçekleri.

Dijitalleşme hayatımızın içinde ve kaçacak yer yok. Her türlü teknolojik yeniliğe ve ortama çok çabuk uyum sağlıyoruz. Aynı başarıyı dijital mesafenin korunması ve dijital nezaket alanında da gösterebilmemizi dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder