Birkaç yıl önce bulunmaktan hiç hoşnut olmayan bir
yerdeydim. Haksız bir biçimde oraya gelmiştim ve beni haksız yere bekleterek
daha da üzüyorlardı. Bir banka oturdum ve düşüncelere daldım. Kendi kendimi
kahrediyordum. O kadar mutsuzdum. Bir süre sonra kendime geldim ve kendi beden
dilimi gözlemledim. Bir çeşit iç bakıştı. Bedenimi küçültmüştüm. Dizlerimi
karnıma yaklaştırmış, boynumu içeri çekmiştim. Kollarımı, kendimden yardım
ister gibi kendime dolamıştım ve gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Birden kendime
geldim. Bu şekilde salamazdım kendimi. Ayağa kalktım, pencereden dışarı baktım.
Ellerimi belimin iki yanına koydum ve bedenimi dik bir pozisyona getirdim.
Derin nefesler almaya başladım. Yaklaşık beş dakika içinde nefes alış verişim
düzeldi, moral durumum yükseldi. İçimde dirilen bir adam vardı. Sanki içimdeki
pil şarj olmuştu. Kendime gelmiştim. İşte beden dilinin iyileştirici gücü.
İnsanların beden dilinden genel olarak anladıkları
başkalarının hareketlerine bakarak bir çıkarım yapmaktır. Bu da elbette bir
yönü, hatta önemli yönü. Fakat en az bu
kadar önemli olan bir başka boyutu kendi iç bakışımız ve bizi güçlendiren,
iyileştiren beden dili. Uzun zamandan beri bedensel duruşlarımızın fiziksel
etkileri olduğu, bedenimizde kimyasal değişimler başlattığı ve ruh halimizi
değiştirdiği bilimsel olarak ortaya konulmuş durumda. Bu yazıda bunlardan
bahsetmeye çalışacağım.
Aslında beden dilinin kişi üzerindeki fiziksel etkileri güç
ile sınırlı değil. Örneğin gülümsediğinizde şakak kemiği üzerinde yükselen
zygomatik kaslar mutluluk hormonunu tetikler. Başınızı yukarıda tutmak gurur
verirken, kambur duruşlar stresi artırır. Fakat şimdi bahsedeceklerim doğrudan
fiziksel güç ile bağlantılı konular.
Tüm canlılarda irilik ve diklik baskın ve alfa olma
göstergesidir. Horozlar, hindiler, tavus kuşları, güvercinler rekabet durumunda
ya da dişilere kur yapmak için tüylerini kabartırlar ve kendilerini daha iri
gösterirler. Kediler kavga ve tehdit hallerinde tüylerini kabartırlar. Kobra
yılanları boyun kaslarını açarak genişletirler ve vücutlarını dikerler.
Şempanzeler göğüslerini havayı tutarak şişirirler. Aslanların yelesi
kendilerini daha iri göstermelerini sağlar. Balon balığı kendisini hava ile
doldurarak iki katı büyüklüğe ulaşır. Kavgada ya da fiziksel rekabette yenilen
hayvanlar kendilerini yere yapıştırır, bedenlerini küçültür ve rakip
olmadıkları konusunda karşı tarafı ikna etmeye çalışırlar.
İnsanlarda da durum farklı değildir. Askerler, büyük
şapkalar ve apoletlerle kendilerini daha iri gösterirler. İlkel kabile
savaşçıları kafalarının üzerine tüyler takarlar. Kızılderili reislerinin
başlıklarını kim unutabilir? Kavga halinde rakipler büzüşmez, aksine kollarını
ve bacaklarını iki yana açar, göğüslerini dikleştirirler. Patronlar büyük masalarının
üzerine ayaklarını koyar, ellerini enselerinde birleştirirler. Kişinin
kapladığı alan büyüdükçe güçlü olduğunu, küçüldükçe zayıflığını gösterir.
Testesteron hormonu erkeklik hormonudur. Savaşma, kavga
durumlarında vücudumuzda artar, daha gözü kara olmayı ve daha fazla risk almayı
beraberinde getirir. Kortizol hormonu ise stres hormonudur. Kaçmayı tetikler ve
korku halinde daha fazla artar. Güçlü insanların daha düşük bazal kortizol
seviyesine sahip oldukları, stres halinde daha düşük kortizol salgıladıkları
görülürken; güçsüz kişilerin daha yüksek kortizol seviyesine sahip oldukları
ortaya konulmuştur.
Yapılan bir araştırma, duruşlarla vücut kimyası arasında
doğrudan bir ilişkiyi ispatlamıştır[1].
Katılımcıların yarısına güç duruşları yaptırılırken, diğer yarısına zayıf bir
duruş verdirilmiş ve bir dakika süresince bu şekilde bekletilmiştir. Bu demeyin
hemen öncesinde ve sonrasında ağız sıvısından örnek alınarak testesteron ile
kortizol hormonları seviyeleri test edilmiştir. Dahası bu kişilere bir kumar önerisi
sunulmuş ve risk alma eğilimleri değerlendirilmiştir.
Araştırmacıların tahmin ettikleri üzere güç duruşuna sahip
kişilerin deney sonunda testesteron hormonları yükselirken kortizol
hormonlarında düşme görülmüştür. Tak aksine güçsüz ya da zayıf duruşlar
sergileyen kişilerde testesteron düşerken kortizol artmıştır. Deney sonunda bu
kişilere 2’şer dolar verilmiş, eğer isterlerse bu parayı saklayabilecekleri ya
da zar atarak iki katına çıkarabilecekleri, ama hepsini de kaybetme ihtimalleri
olduğu söylenmiştir. Güç duruşunda bulunan kişiler daha fazla risk almış,
diğerleri ise riskten kaçınmıştır.
Bu araştırma bizlere beden dilinin fizyolojik, psikolojik ve
davranışsal değişimler üzerinde ne kadar etkili olduğunu gözler önüne
sermektedir. Hayata karşı duruşunuz olsun diye bir söz söylenir. Bunun bilimsel
bir altyapısı da var. Kendinizi ne zaman zayıf hissederseniz ayağa kalkın.
Ellerinizi belinize koyun, başınızı yukarı kaldırın ve güçlü bir gülümseme
koyun yüzünüze. Yapmacık olacak diye korkmayın, bir süre sonra o gülümseme
gerçek bir gülümseme olacak ve kendinizi fiziksel olarak çok daha güçlü
hissedeceksiniz.
[1] Carney,
D. R., Cuddy, A. J., & Yap, A. J. (2010). Power posing: Brief nonverbal
displays affect neuroendocrine levels and risk tolerance. Psychological science, 21(10), 1363-1368.