StatCounter

28 Eylül 2014 Pazar

Korkularımızdan Korkmak



Duygularımız, beynimizin hayatta kalmamızı sağlamak için verdiği temel tepkilerdir. Zaman içerisinde öğrenilmiş davranışlar haline gelir. böylece herhangi bir olay karşısında tepki süremiz kısalır.

Korkmak, duygularımız arasında en temel olanlarından bir tanesi. Hayatta kalmamızı sağlayan, öte yandan kimi zaman kendimizin ve yakınlarımızın yaşamını çekilmez kılabilen bir duygu. n başit bir biçimde: "Hayali olaylar ya da tecrübelerimizi hakkındaki öngörülerimizin sebep olduğu kaygı hali" olarak tanımlanabilir.

Doğduğumuz anda, "düşme korkusu" haricinde hiçbir korkumuzun olmadığı söyleniyor. yani "beyaz bir levha" olarak dünyaya gelirken korkusuz varlıklarız. Tek amacımız hayatta kalmak. Bu yüzden annemizden ayrı kaldığımızda, yalnız kaldığımızda ya da aç kaldığımızda ağlıyoruz. Ancak korkulardan azadeyiz. Demek ki korkuları öğrenerek ediniyoruz. Daha doğrusu korkular bize öğretilen duygular.

Hayatta her birimiz biriciğiz. Bu nedenle korkularımız sa sayılamayacak kadar çok. Genel olarak fobiler başlığı altında inceleniyor. Fakat beş çeşit korkuyu paylaştığımız söyleniyor:

Yok Olma: Ortadan kalkma yani "ölüm korkusu". Artık hayatta olmamak insanların en temel korkularından. Pek çok korkunun da kaynağı: Yükseklik korkusu, sudan korkmak, silahlardan korkmak, vs.

Sakatlanmak: Vücut bütünlüğünden yoksun kalma korkusu olarak tanımlanabilir. Bir organımızdan yoksun kalmak, bir uzvumuzu kaybetmek, özürlü olmak korkusu. Hayvanlara karşı duyduğumuz korkuların kaynağı olarak görülebilir: Köpeklerden, örümceklerden, yılanlardan, sürüngenlerden, vs. korkmak gibi.

Bağımsızlığı Kaybetmek: Kaçırılmak, hapsedilmek, esir düşmek, hareketsiz bırakılmak, vs. Kapalı yer korkusu (clostrophobia) nın sebeplerinin başında geliyor.

Ötelenme: Dışlanma korkusu olarak söylenebilir. Terk edilmek, ötekileştirilmek, bağlarından koparılmak, yalnız bırakılmak, ötelenme korkusunun yansımalarıdır.

Ego-ölümü: Küçük düşürülmek, alay edilmek, eleştirilmek, kabul görmemek, uygunsuz olmak, ego-ölümünün yansımalarıdır. Bu, kişisel bütünlüğümüze doğrudan bir saldırı ihtimalidir.

Şimdi burada ilginç bir durum var. Maslow'un İhtiyaçlar Piramiti gibi korkuların bir sıralaması var. Hiyerarşi, sıradüzeni olarak çevriliyor. Feararchy kavramını da ben korkudüzeni olarak çevireceğim.



Korkudüzenini dikkatle incelediğimizde, aynen Maslow'un piramitinde olduğu gibi yaşamsal korkularımız en alt sıralarda yer arıyor. Buna karşın kişisel bütünlüğümüze, kişilik yapımıza ait korkularımız en üst başamaklarda. İşte bu yüzden kalabalıklar karşısında konuşamıyoruz, iş görüşmelerinde terliyor, bildiklerimizi dahi anlatamıyoruz, aylarca hazırladığımız sunumları doğru dürüst aktaramıyor ve patrondan azar işitiyoruz. Bu yüzden çalışkan olmasa da yırtık olan ve korkmadan bildiklerini aktaran iş arkadaşımız terfi ederken yerimizde sayıyoruz.

Roosevelt'in çok güzel bir sözü var: "Korkmamız gereken tek korku, korkunun kendisidir". Bilmeliyiz ki korktuğumuz ne varsa, bunlar hep bizlere öğretilen, dikte ettirilen, bizden aslında istenilen korkulardır. Belki bilinçli olarak, belki de bilinçsizce öğretildi. Kimler tarafından mı? Ailemiz, arkadaşlarımız, kabadayılar, iş arkadaşları, patronlar, herkes.

Korkunun kaynağını anlamak ve mücadele etmekle başlayacak her şey. Korkusuz bir dünya için.


Not: Bu yazıda Dr.Karl Albrecht'in "Paylaştığımız (sadece) Beş Korku" adlı yazısından yararlandım.
http://www.psychologytoday.com/em/90953

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder